ERGENLİKTE İLETİŞİM: BENİ SADECE DİNLE!

19.12.2016 22:04 672 Görüntülenme

Bu haftaki yazımı, çalıştığım kurum dolayısıyla her gün iç içe bulunduğum ergen danışanlar hakkında yazmak istedim. Ergenlik günümüzde eskiye göre çok daha uzun bir zaman dilimini kapsamakta. Eğitim hayatının uzaması ve iş hayatına atılma sürecinin gecikmesi nedeniyle, bireyin ekonomik özgürlüğünü elde etmesi uzamakta bu da biyolojik ergenliğin sona ermesine rağmen manevi açıdan ergenlik döneminin 20'li yaşların ortasına kadar uzayabildiğini bizlere göstermektedir. Çalışma hayatım başlamadan önce gittiğim iş görüşmelerinde, özellikle eğitim kurumlarında ilk sorulan soruydu. “ Hangi yaş grubuyla çalışmayı tercih edersin?”. Dürüst olmak gerekirse, aklımdaki en son yaş grubu ergenlik dönemi olarak adlandırdığımız aralıktı. Şu an baktığımda bu düşüncemin biraz da mahalle baskısından kaynaklanmış olabileceğini görüyorum. “Yaşın daha çok genç, öncelikle çocuklarla çalışmalısın, ergenler seni ciddiye almaz” ve benzeri bir sürü cümle aklımda dönüp dolaşıyordu. Üzerimdeki tedirginliği ilk olarak yüksek lisans stajı yaptığım dönemde atmaya başladım. Danışan seçme lüksümün olmadığı bir hastane ortamında, gerçek anlamda  7’den 70’e bütün yaş gruplarıyla çalışma şansım oldu. İyi ki de olmuş ve ben esasında iki insan arasındaki en önemli olgunun yaş veya cinsiyet değil birbirini anlamak olduğunu anlamışım. Bana mesleki açıdan çok şey katan terapi süpervizörümün de dediği gibi " bir psikolog olarak yapabilecegin en buyuk katki karşındakini can kulağıyla dinlemek ve onu anladığını hissettirmektir, bunu basarirsan gerisi çorap söküğü gibi gelir”.

 

Bende bu sözleri kulağıma küpe yapıp, ergenlik dönemindeki danışanlarla çalışma sürecime başladım. Başladıktan çok çokkısa bir süre sonra söylenenlerin ne kadar doğru olduğunu gözlemleme şansım oldu. Karşımdaki danışan ne kadar kaygılı olursa olsun, anlaşılmanın ve gerçek anlamda dinleniyor olmanın verdiği rahatlıkla iletişim kapılarını bana açıyordu. Bu süreçte fark ettim ki gençlerin çoğunluğu,  özellikle sınav döneminde hayatlarının tek bir role indirgenmesinden şikayetçi. “Sen öğrencisin, derslerine güzelce çalış geri kalan her şeyi biz hallederiz”.  Bu cümleler ne kadar iyi niyetle ve evladın/öğrencinin yükünü hafifletme amacıyla söyleniyor olsa bile çocukların omzuna ağır bir yük yüklemekte. Üzerine başarılı öğrenci gömleğini giymeye çalışan genç, artık ailesini mutlu etmenin tek yolunun derslerinde başarılı olmasındangeçtiğine iyice inanmaya başlıyor. Ve deneyimlediği en ufak akademik başarısızlıkta bile bunu sevilmeyeceği ve ailesini utandıracağı düşüncesiyle eşleştiriyor. Esasında gerçekçi olmayan bu düşüncelerin getirdiği manevi yorgunluk, üzerinde konuşulmaz ise gençlerde çok daha yoğun bir kaygıya yol açabiliyor.

Sözün özü, ebeveynlere verebileceğim naçizane bir tavsiye varsa, şudur ki; ergenlik dönemindeki çocuklarımızla iletişim kurarken onların her şeyden öte ve önce birer evlat oldukları,başarırlarıyla ve başarısızlıklarıyla da olsa her zaman gurur kaynakları olduğunu sıklıkla yinelemenin oldukça önemli olduğudur. Psikolojik desteğin temeli evde atılır. Evdeki huzur ve güven ortamının her şeyden önemli olduğunun asla unutulmaması gerekmektedir.  Başta bahsettiğim gibi gün geçtikçe uzayan bu ergenlik döneminde çocuklarımıza vereceğimiz en önemli destek bu olacaktır.

Huzurlu ve mutlu günler dileğiyle

Uzm.  Psikolog Cana KOÇ TOLLUOĞLU

Makale Hakkında Yorum Yap

Henüz hiç yorum yapılmamış, ilk yorumu siz yapabilirsiniz.

Benzer Makaleler

Evlilikte çocuk odak noktası olmalı mı?

08.03.2018 13:25 392 Görüntülenme


Çocuklar; anne ve babalar için hayat boyu önemli bir yerdedir. Ebeveynler hiç bir şeyi atlamadan, aksatmadan yerine getirme telaşı içindedirler. Çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek, çocuklarının iyi bir eğitim almalarını sağlamak, sosyal ve duygusal beklentilerini karşılamak anne ve babalar için adeta hayatın bir amacı haline gelmiştir. ...Devamı

BAĞLANMA

11.02.2017 17:30 1013 Görüntülenme


Bu makalede bağlanma konusu bilimsel literatüre dayanılarak anlatılmaktadır. Bağlanma teorisinin ayırtedici yanı kişilik gelişimine etiyolojik bir yaklaşımdan bakmasıdır. Bowlby ve Ainsworth kişiliğin gelişimine ilgi duymuşlar ve anne-çocuk etkileşimini incelemişlerdi (Ainsworth ve Bowlby, 1991). ...Devamı

Çocuklarda Tırnak Yeme Davranışı

31.12.2016 20:00 2823 Görüntülenme


Tırnak yeme şeklinde davranış bozukluğu gösteren çocukların ailelerine tavsiyeleri bu makalede bulabilirsiniz... Çocukların %34 (yaklaşık olarak üçte birinde)’ün de görülen ve genelde 3 ya da 4 yaş civarı başlayan sıklığı ergenlik döneminde artan ve yetişkinlik döneminde de devam edebilen kişinin tırnağı ya da tırnak etini dişleriyle koparma ve kemirme davranışıdır. ...Devamı