Kişilik Bozuklukları ve Çeşitleri

08.03.2018 13:08 245 Görüntülenme

Kişilik Bozukluğu Nedir?

Kişilik, insanların diğerlerine olan bakış açıları, kendileri ve çevreleri ile kurdukları ilişki düzeyleri ve tepkilerini kapsayan farklı ortamlarda ortaya çıkan ruhsal, bedensel ve düşünsel özelliklerdir.

Kişilik bozukluğu ise, kişinin kültürel normlar ve beklentiler bağlamında uyumlu olan özkimlik duygusunu ve kişilerarası işlevsellik kapasitesini geliştirme yetersizliğidir (DSM V).

Kişilik bozukluğu olan bireyler, dış dünyaya sunulan benliği bir dış cephe gibi algılar ve benliğinin bütünlüğü konusunda kaymalar yaşayabilirler. Kişiler kendi özelliklerini tanımakta ve ifade etmekte güçlük çeker, diğer insanlarla ilişkilerinde sınırları belirleyemezler ve farklı sosyal ortamlarda kendilerini farklı tanımlarlar. Ayrıca kişiler, kendilerine doyum sağlayıcı hedefler belirleyemezler, bireylerin hayatlarında amaç ve anlam boşluğu vardır.

Kişilik bozukluğu olan bireyler, diğerlerinin düşüncelerini ve zihinsel durumlarını anlamakta zorlanırlar, sosyal ilişki kurmakta ve sürdürmekte güçlük çekerler, toplumun ahlak kurallarına uygun davranmakta zorlanırlar.

Kişilik bozuklukları üç kümeye ayrılır:

Küme A kişilik bozuklukları; paranoid kişilik bozukluğu, şizoid kişilik bozukluğu, şizotipal kişilik bozukluğu;

Küme B kişilik bozuklukları; sınırda (borderline) kişilik bozukluğu, antisosyal kişilik bozukluğu, histrionik kişilik bozukluğu, narsistik kişilik bozukluğu;

Küme C kişilik bozuklukları; çekingen kişilik bozukluğu, bağımlı kişilik bozukluğu, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu, pasif-agresif kişilik bozukluğu.

Paranoid Kişilik Bozukluğu

Paranoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler, sürekli diğer insanların davranışlarını kötü yorumlar, şüpheci ve güvensizlerdir. Kendi düşüncelerinin sorumluluğunu almak yerine bunları başkalarının üstüne atarlar. Sürekli olarak kendilerinin sömürüldüğünü, haklarının yendiğini, eşlerinin kendilerini aldattığını, söyledikleri sözlerin daha sonra kendilerine kötü döneceğini ve kendilerine söylenene sözlerin de gizli anlamları olduğunu düşünürler. Bu sebeple çoğu zaman çevresindekilerle konuşmaktan kaçınırlar.

Paranoid kişilik bozukluğu olan bireylerle konuşurken onların şüphelenecekleri bir alan bırakmadan nedenlerimizi ve niyetlerimizi açıkça belirtmeliyiz.

Şizoid ( İçe Kapanık) Kişilik Bozukluğu

Şizoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler, sosyal ilişkilere kapalıdır, kendileriyle yaşarlar. Diğerleri ile ilişkilerinde soğuk, uzak ve resmidirler. Aileleri dışında arkadaşları yoktur, biri ile güçlü bir bağ kuramazlar. Diğer insanlarla birlikte olduklarında kendilerini rahat hissetmezler ve göz temasından kaçınırlar. Duygusal olarak künttürler, iniş çıkış göstermezler. Bu hallerinden sanılanın aksine memnundurlar.

Şizoid kişilik bozukluğu, hem ilaç tedavisine hem de psikoterapiye en dirençli kişilik yapısıdır. Şizoid kişilik bozukluğuna sahip bireylerle iletişim kurarken öncelikle onların yalnız kalma isteklerine saygı duymalısınız. Onlardan aktif, atak ve konuşkan olmalarını beklememelisiniz.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu

Şizotipal kişilik bozukluğu olan kişilerde bilişsel-algısal çarpıklıklar ve acayip davranışlar sıklıkla görülür. Bu kişiler, diğer insanların kendileri hakkında konuştuğunu, kendi düşüncelerini etkileyen dış güçler olduğunu düşünürler. Kendi kültürel değerlerine uygun olmayan inançları vardır. Vücutlarını ve uzuvlarını garip şekillerde görme illüzyonları, garip konuşmaları, paranoid düşünceleri olabilir. Zaman zaman psikotik ataklar geçirebilirler. Aile çevresinin haricinde arkadaşları yoktur.

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğu olan bireylerin ilişkilerinde ve duygularında dengesizlik vardır. Benlik değerleri düşüktür. Terk edilmekten aşırı derecede korkarlar, bu sebeple ilişki kurdukları kişileri bir anda yüceltirler ancak küçük bir olayla yerin dibine sokarlar. Sonucunda ise aşırı para harcama, tıkınırcasına yemek yeme, kontrolsüz ilişkiye girme, madde kullanımı gibi kendilerine zarar verici davranışlar gösterirler.

Bu kişilerle iletişim kurarken, öncelikle güvenleri kazanılmalı ve onların istekleri göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak her istedikleri taviz verilerek yapılmamalıdır. Hayatla aralarındaki bağı kuvvetlendirecek kendi değerlerine uygun etkinliklere yönlendirilebilir. Olumlu çabaları aile içinde mutlaka desteklenmeli ve takdir edilmelidir. Onlarla konuşurken suçlayıcı, eleştirel olmaktan kaçınılmalıdır.

Antisosyal Kişilik Bozukluğu (Sosyopati – Psikopati)

Genelde antisosyal kişilik bozukluğu on beşli yaşlarda evden kaçma, geceyi dışarıda geçirme, yalan söyleme, serseri arkadaşlar edinme, evden para çalma, sigara içme, kavgaya karışma, hayvanlara eziyet etme gibi davranışlarla ortaya çıkar. Bu kişiler sıklıkla yasalara ve toplum kurallarına aykırı davranışlar sergiler, hırsızlık, yan kesicilik, haraç alma, gasp, uyuşturucu ticareti gibi suçları işlerler ve tutuklanırlar. İnsanları kandırmaktan ve aldatmaktan zevk alırlar. Rahatlıkla yalan söyleyebilirler, yalanlarının ortaya çıkması onları rahatsız etmez. Dürtüsel davranırlar, geleceği düşünerek hareket etmez, anlık yaşarlar. Sıklıkla kavga olaylarına karışırlar, saldırganlardır. Sorumsuz olurlar ve bu kişilerde alkol, sigara kullanımı yüksektir. Yaptıkları kötü davranışlar sonucunda vicdan azabı çekmezler.

Bu kişilerle, ailesinin iletişimi kesinlikle kesmemesi gerekir. Yaşına uygun olmayan cezalar vermek onun öfkesinin artmasına sebep olur. Kendisinden korktuğunuzu ona belli etmemeye çalışın çünkü kendisinden korkanların üzerine gitmeye meyillidirler. Çocuklukta yaptığı yanlış davranışların cezasını çekmesi için ona fırsat verin böylece sorumluluk duygusunun gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz. Son olarak da spor, resim, müzik gibi onları doğru yönlendirebilecek alanları bulmalısınız.

Histrionik (Oyuncu) Kişilik Bozukluğu

Histrionik kişilik bozukluğunun temelinde ilgi çekmek ve olayları abartarak dramatize etmek vardır. Bu kişiler sürekli ilgi kendi üzerlerinde olsun ister bunu elde edemedikleri zaman da rahatsız olurlar. Örneğin, otobüs, metro gibi toplu taşıma araçlarında yüksek sesle kahkahalar atarak herkesin kendilerine bakmasını sağlamaya çalışırlar. Gösterişli ve çekici olmaya çalışırlar. İlişki yaşadıkları kişilerde seçici değildir herkesle flört ederler, rastgele cinsel ilişkiye girerler. Cinsel yakınlığı ilgi ve şefkat görme ihtiyaçlarının bedeli olarak görürler. Duygusal değişiklikleri hızlıdır. Herkesin fikrine açıktır, kim nereye çekerse oraya giderler.

Bu kişilerle iletişim kurarken net ve mesafeli olmalısınız. Normal davranışlar sergilediklerinde onlara ilgi göstererek, davranışlarını düzeltmesine yardımcı olabilirsiniz.

Narsistik Kişilik Bozukluğu

Narsistik kişilik bozukluğunun temelinde; davranışlarda büyüklük, kendisine hayranlık duyulması ihtiyacı ve diğer insanların duygularını anlamada yetersizlik vardır.

Narsistik bireyler sanılanın aksine kendilerini sevmez ve kendilerine saygı duymazlar bu sebeple sürekli bir şeyler yapma ihtiyacı duyarlar. Kendilerinin çok önemli, özel ve eşsiz olduğunu düşünür, yaptıkları işleri abartarak anlatırlar. Diğer kişilerle ilişkilerini kendi çıkarları için kullanırlar ve karşısındakinin duygularını anlamazlar. Kıskanç olurlar ancak sürekli kıskanıldıklarını düşünürler.

Bu kişilerle iletişim kurarken onların kişiliğini değil yaptıkları davranışları eleştirmelisiniz.

Çekingen Kişilik Bozukluğu

Bu kişiler diğerlerinin kendilerini kötü değerlendirmesinden korkan, utangaç tiplerdir. Eleştirilmekten aşırı derecede korkarlar bu yüzden sosyal olmayı gerektiren durumlardan kaçınırlar. Kendilerini beceriksiz, albenisi olmayan kişiler olarak tanımlarlar.

Bu kişilerde genelde sosyal fobide görülür.

Çekingen kişilerle iletişim kurarken, davranışlarını kızgın bir tutumla eleştirmemelisiniz.

Bağımlı Kişilik Bozukluğu

Ayrılma korkusu, uysal ve yapışkan olma bağımlı kişilik bozukluğunun temel özelliğidir. Bu kişiler tek başlarına karar alamaz, iş yapamaz ve sorumluluk alamazlar. Diğer kişilerin yanında kabul görmeyeceği korkusu ile kendi görüşlerini açıklamaktan çekinirler. Çevresindekilerin desteğini sağlamak amacı ile hoşlanmadıkları veya istemedikleri işleri yaparlar.

Bu kişilerle iletişim kurarken, onların daha çok bir şeyler yapmak için bulundukları girişimlere odaklanın. Kendi kararlarını alması için ona destek olun ancak onun yerine karar almayın. Gerektiği zamanlarda ondan yardım isteyerek onu bir şeyler yapmaya teşvik edebilirsiniz.

Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu

Düzenli olmak, mükemmeliyetçilik, kontrolcü olmak obsesif kompulsif kişilik bozukluğunun temel özelliğidir. Bu kişiler, ayrıntılara aşırı dikkat ettikleri için verimleri azalır ve işlerini bitiremezler. Sürekli kendi ve çevresindeki insanların davranışlarını doğruluk ve ahlak konusunda sorgularlar. Değeri olmayan eşyalarını bile atamazlar, eski kitaplarını, kıyafetlerini, oyuncaklarını saklarlar. Diğer insanların çalışmasına güvenmediği için ekip çalışmasında yer alamazlar.

Bu kişilerin mükemmeliyetçi özelliklerinden kaynaklanan başarılarını takdir etmemeye özen gösterin. Sizin yaşamınıza müdahale etmeye başladığında tavrınızı net ortaya koyun.

Pasif Agresif Kişilik Bozukluğu

İşleri ağırdan almak, ertelemek, inatçı olmak pasif agresif kişilik bozukluğunun temel özelliklerindendir. Bu kişiler üstlerine karşı öfke, kin ve saldırganlık besler ve pasif bir direniş gösterirler. Bunu da küserek, surat asarak, sessiz kalarak belli etmeye çalışırlar. Kendilerine güvenleri azdır, diğer insanlarla iletişim kurmakta zorlanırlar ve sürekli diğerlerini eleştirirler.

Bu kişilerle iletişim kurarken, onların kendilerini ifade etmesine yardımcı olun ve eleştirel olmayın.

Kişilik Bozukluğunun Nedenleri

Kişilik bozukluklarının ortaya çıkmasında erken çocukluk yıllarında anne-baba ile ilişkilerde yaşanan olumsuzluklar etkilidir.

Kişilik Bozukluğunun Tedavisi

Kişilik bozukluğu olan kişiler genelde tedavi için başvurmazlar. Sınırda kişilik bozukluğu ile çekingen kişilik bozukluğuna sahip bireyler tedavi seçeneği ararken, antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler işledikleri suçlar doğrultusunda yasal yollardan tedavi için yönlendirilirler.

Kişilik bozukluklarının tedavisi ortalama 4-6 yıl sürer, tam olarak tedavi olmazlar ancak belirgin bir olumlu gelişme gösterirler. İlaç tedavisi kişilik bozukluklarında çok etkili değildir. Ancak kişilerde sıklıkla ortaya çıkan duygusal dalgalanmalara, depresif dönemlere, anksiyete krizlerine karşı ilaç kullanılabilir. Psikoterapideki hedefler ise; kişinin yaşadığı krizlerin hafifletilmesi, davranış dengesizliğinin ve tutarsızlığının düzeltilmesi, toplumla uyumlu davranışlar geliştirilmesidir.

 

Psikolog

Gonca BAĞLAR YILMAZ

 

Makale Hakkında Yorum Yap

Henüz hiç yorum yapılmamış, ilk yorumu siz yapabilirsiniz.

Benzer Makaleler

İntihar Tek Çözüm Mü?

08.03.2018 13:23 436 Görüntülenme


İntihar Nedir? Psikolojik kriz, bireyin yaşamının aniden zorlu bir olay karşısında kesintiye uğramasıdır (Caplan,1964). Kişiler bu durumlarda, kendilerine özgü, olaylarla baş etme yöntemleri geliştirirler ve krizleri bu yöntemlerle atlatabilirler. Ancak bazı durumlarda bu yöntemler yetersiz kalabilir ve yaşanılan olay bireyi derinden etkileyebilir. Bu kendine yetememe durumu kişide umutsuzluk ve çaresizlik hissinin oluşmasına sebep olur. Bu hisle birlikte birey çektiği acılara son vermek için karşısına çıkan en çekici yöntem olan intiharı seçer. İntiharı bu denli çekici kılan en temel inanç da hissedilen yalnızlık, çaresizlik, ümitsizlik gibi duyguların ölümle birlikte sona ereceğidir. ...Devamı

Bilişsel Davranışçı Terapi Nasıl Fark Yaratır?

08.03.2018 13:18 352 Görüntülenme


Bilişsel Davranışçı Terapi Nedir? Bilişsel davranışçı terapi etkili psikoterapi çeşitlerinden biridir. Kısa süreli, şimdiki zaman odaklı, sorunla ilgili doğru olmayan düşünce ve davranışı değiştirmeye yönelik bir terapidir. Bilişsel davranışçı terapi sadece o anki sorunu çözmeyi değil, danışanın günlük yaşantısında karşılaşabileceği sorunları çözmesine yardımcı özel teknikleri de öğretmeyi amaçlar. ...Devamı

Panik Bozukluk

08.03.2018 13:15 317 Görüntülenme


Panik Atak Nedir? Panik atak belirli rahatsızlıklarla birlikte görülen, beklenmedik bir anda ortaya çıkan, çarpıntı, kalp atışında hızlanma, terleme gibi bedensel belirtilerle birlikte delirme, kontrolünü kaybetme ve ölüm korkusunun da eşlik ettiği yoğun kaygı nöbetidir. Bu kaygı nöbeti kendisini nefes almakta güçlük, çarpıntı, titreme, baş dönmesi, boğuluyor gibi olma, bayılma hissi, vücudun farklı bölgelerinde uyuşma ve karıncalanma, soğuk veya sıcak basması gibi çeşitli fiziksel belirtilerle gösterir. Bu belirtilerin hepsi birden panik atak nöbeti yaşayan herkeste görülmez. Bu durumu yaşayan kişiler bulundukları ortamdan kaçmak veya uzaklaşmak üzere yoğun duygular yaşarlar. ...Devamı